Kırık, vücudumuzdaki kemiklerin bütünlüğünün kaybedilmesi durumudur. Kemiğin bütünlüğünün kaybedilmesi yani kırık oluşması için ya kemiğin yüksek enerjili bir darbe alması ya da uzun süreli tekrar tekrar küçük darbeler alıyor olması gerekmektedir. İlk duruma akut yani ani kırık, ikinci duruma da stres kırığı adı verilir.
Bazı kırıklar ise vücudun diğer hastalıkları sonucu kemikte zayıflık olması sebebi ile oluşur. Kemik erimesi (osteoporoz), kansere bağlı kemik metastazı (kanserin kemiğe sıçraması), cam kemik hastalığı (osteogenezis imperfekta) gibi hastalıklar sonucu oluşan kemik kırıklarına patolojik kemik kırığı adı verilir.
Kemik için faydalı ve zararlı besinleri anlattığım makaleme göz atabilirsiniz.
Kırık ilk oluştuğu anda şiddetli bir ağrı ve şişlik olabileceği gibi basit bir şişlik ve burkulma benzeri bir ağrıyla da kendini gösterebilir. Hastayı doktora gitmeye yönlendirmesi gereken durum doğrudan darbe sonrası oluşan ağrı ve şişliğin 1-2 günden uzun sürmesi veya giderek artmasıdır.
Kırık oluştuğu anda en sık görülebilecek bulgular;
Kırık bölgesinde şişlik ve ağrı
Ciltte kızarıklık, sıcaklıkta artış
Kırık bölgesinde şekil bozukluğu
Kırıklar bir çok özelliklerine göre sınıflanmaktadır. En sık karşılaştığımız kırıklardan kısaca bahsetmek gerekirse;
Yaş Ağaç Kırıkları: Çocuklarda görülür. Sıklıkla Kemiği oluşturan duvarlar bütünlüğünü yitirmemiş ancak eğilmiştir. Çoğu zaman kırık olduğu düşünülmez, burkulma yada bektik zannedilerek çocuk doktora götürülmez.
Büyüme Kıkırdağı Kırıkları: Bu kırık tipi de çocuklarda görülür. Henüz büyüme kıkırdağı kapanmadığı için darbeyle birlikte ayrılabilir. Hastanın uzamasını yada diğer kol/bacak ile eşitsizliğe sebep olabileceği için çok dikkatli tedavi edilmesi gerekir. Eğer bu tip kırıklar gözden kaçırıldıysa yada hasta geç başvurduysa kritik sürenin aşılması durumunda kırığa müdahale dahi edilmemesi daha doğru olacaktır. Erken dönemde tanı koyulan durumlarda ise ameliyathane şartlarında ve röntgen altında çok dikkatli bir şekilde kırığın yerine oturtulması ve sonrasında alçılanması gerekir.
Stabil Kırıklar: Kırık uçlarının çok az yer değiştirdiği, alçı veya atel içerisinde takip edilebilecek kırıklardır.
Açık Kırıklar: Kırık uçlarının ciltten dışarı çıktığı kırıklardır. Bu tip kırıklar enfeksiyon açısından ciddi anlamda risklidir. Sıklıkla yüksek enerjili darbelere bağlı oluşurlar. Bu tip kırıklarda yapılabilecek en büyük hata gerekli temizliğin yapılmadan kırık uçlarının tekrar ciltten içeri ittirilmesidir. Böyle bir durumda dışarıdaki bütün mikrop cildin içine girer ve enfeksiyon riskini arttırır.
Parçalı Kırıklar: Bu tip kırıklarda kemik birden fazla parçaya ayrılmıştır. Bu tip kırıkların tedavisi ciddi uzmanlık ister. Birden fazla kırık tespit yönteminin bir arada kullanılması yada birden fazla ameliyat gerekli olabilir.
Eklem İçi Kırıklar: Eklem bölgesini içine alan kırıklardır. Eklemin 1-2 mmden fazla ayrılması durumunda mutlaka cerrahi yöntemle tedavi edilmesi gerekir.
Kırık tedavisi ortopedi ve travmatoloji içerisinde özellikli bir yer teşkil eder. Her kırığın tedavisi farklı olmakla birlikte yetişkin ve çocuk kırıklarında uygulanacak tedaviler de birbirinden tamamen farklı olabilmektedir.
Üyesi ve eğiticisi olduğum AO derneği, kırıkların tedavisi amacıyla kurulmuş uluslararası bir dernektir. Bütün dünyada kırık tedavisinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İleri ve komplike kırık cerrahisi ile ilgilenen hekimlerin bilgi alışverişi yapmasını, her kırığın en uygun biçimde tedavi edilebilmesi için standart tedavi kılavuzları oluşturmayı amaçlar.
Kırıklarda Tedavi Seçenekleri:
Alçı ve Atel Uygulaması: Kaymamış yani stabil kırıklarda, ekleme uzanmayan kırıklarda, yaş ağaç kırıklarında tercih edilebilecek bir yöntemdir. Kırık kemik ile birlikte altındaki ve üzerindeki eklemler de sabitlenerek kırığın iyileşmesi için uygun ortam sağlanır. Belirli aralıklarla kırıkta herhangi bir kayma olup olmadığı takip edilmelidir. Sağlıklı bir bireyde ortalama kırık kaynama süresi 6 hafta, çocuklarda 3-4 hafta, bebeklerde 1-2 haftadır.
Eksternal Fiksatör Uygulaması: Özellikle parçalı kırıklarda ve ciltte ciddi şişlik ve yara olan durumlarda tercih ettiğimiz bir kemik tespit yöntemidir. Kırık kemik dışarıdan kemiğe gönderilen kalın teller ve kafesler ile tespit edilir. İlk müdahale sonrası yaranın ve kırığın durumuna göre kırık kaynayana kadar bu şekilde takip edilebileceği gibi uygun bir zaman sonunda içeriden bir tespit yöntemine de geçilebilir.
Kapalı Cerrahi: Kapalı cerrahide cilde kesi yapılmaz. Kırık skopi (ameliyathanede bulunan anlık görüntü veren röntgen cihazı) yada röntgen kontrolünde yerine getirildikten sonra kemiğe uygun boyuttaki teller ile tespit edilir. Çok parçalı olmayan, stabil kırıklarda tercih ettiğimiz bir yöntemdir. Kesi yapılmadığı için kırık uçları gözle görülmeden bir araya getirilir. Bu sebeple ideale yakın tespitler bu cerrahi şeklinde kabul edilir. Genellikle çocuk kırıklarında yada parmak kırıklarında tercih edilir.
Minimal İnvaziv Cerrahi: Bu cerrahi yöntem aslında açık cerrahi yöntemle aynıdır. Minimal invaziv cerrahide cilt kesileri ve cilt altı yumuşak doku ve kas hasarı en azda tutulur. Çoğu durumda kırık hattı açılmadan, kırığın biyolojisi bozulmadan küçük kesilerden yapılan bir cerrahidir. Kendi hastalarımda çoğunlukla kullandığım teknik minimal invaziv cerrahi tekniğidir. Bu teknik biyolojik tespite de imkan verir. Bu sayede hastalara daha erken hareket vermek, kırıkta daha erken iyileşme beklemek mümkündür.
Açık Cerrahi: Kırık hattının açıldığı kemiğin gözle görüldüğü cerrahi şeklidir. Özellikle diz, ayakbileği, dirsek gibi büyük kemikleri içereden ve ekleme uzana kırıklarda bu yöntem tercih edilir. Cerrahi olarak açık cerrahi yapılsa da kırık tespitinde biyolojik yöntem uygulamak, yani en az doku hasarı ile kırık onarımı sağlamak kırığın iyileşmesini hızlandırır.
Yorum Bırak